Hangi konudan bahsediyor olabilirim. Tabi ki WhatsApp. Peki neydi derdimiz? Ne oldu da Google Trends’de aramaların en başında gördük; her yerde WhatsApp’ı konuşur olduk. Yeni bir gizlilik sözleşmesi yayınlandı biliyorsunuz. 8 Şubat’a kadar da kullanıcılardan bunu kabul etmelerini, aksi halde uygulamaya güle güle demek zorunda olduklarını belirtti, direkt olmasa da. Ardından herkeste bir panik... Çünkü güncelleyeceği kullanıcı sözleşmesi, veri paylaşımı tartışmalarını beraberinde getirdi, yani mahremiyeti.
Yazar: Nihan Yazgan KUNDURACI
Peki eski sözleşmeden farkı neydi? Neden herkesin bir anda kafasında bu ‘deli’ sorular oluştu.
“Ee şimdi neyi kullanacağız?”, “WhatsApp bizden hangi bilgileri istiyor?”, “Hangi verilerimize Facebook erişecek şimdi?” özetle tam bir toz bulutu oldu her şey. Çoğumuz 8 Şubat’ı beklemeden alternatif arayışına geçti. Telegram, Signal ve yerli ürünümüz BiP’e yönelmeye başladı. Hem de öyle böyle yönelme değil; indirme sayılarına bakarsak bu haberden sonra Signal iki günde 100 binden fazla; Telegram ise 2,2 milyon civarında; BiP ise son 24 saatte 1 milyondan fazla indirme aldı.
Onlarla da bilgilerimizi paylaştık mis gibi😊
Sahi en güvenli uygulama hangisiydi?
Neyse bugünkü yazımda bunlara detaylı göz atacağız.
Öncesinde WhatsApp çıkmazını bir irdeleyelim,
kemerlerinizi bağlayın uçuşa geçiyoruz. 🚀
WhatsApp Çıkmazı
WhatsApp daha önce nasıldı derseniz Aposto’nun 14 Ocak tarihinde ilettiği e-bültende şöyle ifade ediyor. Güzel bir özet. Kısaca söylemek gerekirse Facebook'a dair bir ürün kullanıyorsanız, veri paylaşımı her zaman bir şekilde zorunla hale geliyor.
WhatsApp, 2016 yılında yaptığı büyük kullanıcı sözleşmesi güncellemesiyle yaklaşık beş yıldır kullanıcılarının üst verilerini çatı şirket Facebook ve diğer üçüncü parti şirketlerle paylaşıyor. 2016’daki güncellemenin ardından verilen bir aylık süre içinde veri paylaşım uygulamasının dışında kalmak istediğini beyan etmeyen mevcut kullanıcılar ve güncellemeden uygulamayı indirerek paylaşım iznini otomatik olarak onaylayan yaklaşık 1 milyar yeni kullanıcı, hâlihazırda bu veri paylaşım ekosisteminin içinde bulunuyor.
Peki şimdi ne farkı var diyeceksiniz yani WhatsApp belli ki bazı verileri paylaşacak. Kullanıcılarının hangi verileri, kendi rızaları ile Facebook ve Facebook'a ait şirketlerle paylaşılacak?
Öncelikle değişen kısım özetle şöyle ifade edilebilir. “Facebook reklam ve ürünleriyle ilgili deneyiminizin iyileştirilmesi amacıyla WhatsApp hesap bilgilerinizin Facebook'la paylaşılmamasını seçebilirsiniz” ibaresi artık yok. Böylece verilerin Facebook ile paylaşılması zorunlu hale geldi.
Paylaşılan verilere gelince, webtekno’nun yazısında da paylaşıldığı gibi sıralayabiliriz:
Hesap Bilgileri
Mesajlar
Bağlantılar
Durum Bilgisi
İşlem ve Ödeme Verileri
Müşteri Desteği ve Diğer İletişimler
Kullanım ve Kayıt Bilgileri
Cihaz ve Bağlantı Bilgileri
Konum Bilgileri
Çerezler
Başkalarının Sizin Hakkınızda Sağladığı Bilgiler (Üçüncü taraftan sağlanır.)
Kullanıcı Şikayetleri (Üçüncü taraftan sağlanır.)
WhatsApp’taki İşletmeler (Üçüncü taraftan sağlanır.)
Üçüncü Taraf Hizmet Sağlayıcıları (Üçüncü taraftan sağlanır.)
Üçüncü Taraf Hizmetleri (Üçüncü taraftan sağlanır.)
Yani aslında Facebook için reklam alanında kullanılacak inanılmaz bir veri ve pazarlama için müthiş fırsatlar oluşuyor diyebiliriz. Değişmeyen ne var derseniz aslında WhatsApp yine mesaj gizliliğimizi koruyor. Yani uçtan uca şifreleme yöntemi hala kullanıyor; gönderilen metin, görsel, video gibi içerikler yalnızca kullanıcıların telefonlarında kalıyor. Mesajların içeriğine, Facebook'un ya da herhangi bir kurumun erişimi bulunmuyor.
Şimdi asıl meselemize gelmeden önce verilen tepkileri anlamaya çalışalım.
Neden WhatsApp Hizmet/Kullanıcı Sözleşmesi Değişikliği Bu Kadar Tepki Aldı?
1. Zorunluluk Hali Olması
Bence herkes az buçuk en azından Netflix’te yayınlanan Great Hack ya da Social Dilemma belgesellerini izlediyse verilerinin çok da gizli kalmayacağının farkındadır diye düşünüyorum.
Ancak tabi buradaki yaptırım kısmı hoş değil 8 Şubat’a kadar süre verilmesi ve kabul etmeyenlerin WhatsApp’ı kullanamayacak olması tepkileri artırıyor.
2. Farklı Yaptırımlar
En kritik konulardan biri de bu farklı yaptırımlar olması. Yani sözleşmedeki güncelleme, dünyanın tamamı için geçerli değil. Avrupa Birliği, Genel Veri Güvenliği Regülasyonu (GDPR) ile 2017 yılında başlayan düzenleme ve yaptırım süreci dâhilinde AB bölgesi içinde kullanıcının açık rızası olmayan veri paylaşımlarının önüne geçiyor. Burada da bizde geçerli olan regülasyonların ne kadar önemli olduğunu ve yaptırım gücü olmasının önemini bir kez daha anlamış oluyoruz.
Gelelim Kolye Nerede kısmına 😊 Azizler’i izleyenler bu esprimi anlayacaktır.
Bence burada mesele Sertaç Doğanay’ın da dediği gibi WhatsApp mı kullanalım yoksa Telegram mı değil. Mesele dijital okuryazarlık seviyemizi yükseltme meselesi. Yani kullandığımız telefon, arama yaptığımız Google, fotoğrafları beğendiğimiz Instagram nasıl işliyor, nereden para kazanıyor ve Twitter dilediğinde kendi başkanının hesabını nasıl kapatabiliyor gibi soruların cevaplarını bilmek önemli. Bunun yanında kritik olan mahremiyetin nasıl karmaşık bir hal aldığı ve bundan nasıl çıkabileceğiz sorunsalı. Burada monopolizasyon yani tekelleşme sorununu da irdelemeliyiz. Ürün veya hizmet farklı markalar altında olsa da bir yerde dağıtımcının tek olması sıkıntı. Şimdiye kadar bu verilerin nasıl işlendiğini çoğumuz bilmiyorduk, sözleşmeyi okumadan kabul ediyoruz fakat böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda nasıl tepki vereceğimiz çok önemli. Mesele işte bu yüzden sadece alternatif arayışı değil. Önce sorgulamayı öğrenmemiz gerekiyor.
Son olarak sizlerle çok detaylı araştırılmış, Dr. Şebnem Özdemir tarafından hazırlanmış karşılaştırmalı alternatif dokümanı paylaşmak istiyorum.
Ee şimdi ne yapıyoruz 😊
Sevgiler,
Nihan
Comments