SÖYLEŞİ
Dr. SERAN GÖÇER - Medikal Estetik Hekimi
Mevsimlerin en enerjik üyesi olan yazdan yanımıza sayısız güzel hatıra kalıyor. Ama yaz mevsimi maalesef bazı ciltlere de leke gibi sevimsiz hatıralar bırakıyor. Bazı ciltleri de kurutuyor. Neyse ki yaz sonrasında karşıladığımız sonbahar ayları cildimizin maruz kaldığı birtakım sorunları çözmemiz için fırsat niteliğinde önemli bir dönem. Tam da bu dönemde neler yapmamız gerektiğini ve hangi işlemlerin cildimiz için uygun olduğunu merak ettik ve Medikal Estetik Uzmanı Dr. Seran Göçer ile bir araya geldik.
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Seran Göçer, yaz aylarında maruz kaldığımız cilt lekeleri için yapılması gerekenleri ve Sonbahar bakım ritüellerini enyeni.online okurları için anlattı.
Seran Hanım, yaz aylarının cildimizde yaratacağı olumsuzluklar nelerdir?
Yaz aylarında cildimizin en fazla hasar göreceği ajan güneş ışınlarıdır. Güneş ışınları bize fayda sağlamakla birlikte cildimizin yaşlanmasına olumsuz etkiler de yapar. Güneşin içindeki ultraviyole özellikle A ve B, cildin hasarlanmasına, kırışıklıkların artmasına ve neminin azalmasına sebep olur. Bu yüzden yağlı ciltlerde dahi güneş hasarı görebiliriz. Ancak kuru ciltler yaz döneminden çok daha fazla etkilenir. Hem yağlı ciltlere hem de kuru ciltlere güneşten korunmak için, cilt tiplerine uygun olarak yüz ve dekolte bölgelerine mutlaka güneş koruyucu ve doğru nemlendirici ürünleri düzenli kullanmalarını öneriyorum.
Ayrıca yaz döneminde bir diğer sorun da lekelerimizin ortaya çıkması ya da lekeye eğilimli ciltlerdeki lekelerin tekrar etmesi. Bu vakalarımda da yaz öncesi yapılacak bir takım ön tedaviler vardır, yaz bittikten sonra da yine bu hastalarıma lekeleri ile ilgili ek destek tedaviler uyguluyorum.
· Sonbahar aylarında, yazın cildimizde bıraktığı olumsuz etkileri nasıl silebiliriz? Ne gibi bakım protokolleri gerekir?
Sonbahar aylarında hastalarımın ciltleri güneşin olumsuz etkilerinden hasar görmüşlerdir. Burada iki büyük sorun karşımıza çıkar; nem kaybetmesi yani kuruması ve lekelenmesi. Her iki sorun için de ben hastalarımın çok büyük bir kısmına mutlaka mezoterapi öneriyorum. Çünkü mezoterapi hem cildin nemini artıran içerikler hem de lekelerini tedavi eden ve leke oluşmasına sebep olan sorunları ortadan kaldıran içerikleri içerir.
Mezoterapiyi iki hafta aralıklarla en az 3 seans olarak, bazen de 8 seans olarak uyguluyorum. Özellikle lekeli ciltlerde tek başına cildi dışarıdan soymak ya da tek başına krem sürmek yeterli olmuyor. Bu vakalarda içeriden tedavi etmek, yani cildin içine lekeyi azaltan, cildi tedavi eden, tamir eden içerikleri enjekte etmek gerekiyor ki, bu tedavinin bizim için adı mezolifting.
Bunun haricinde sonbahar aylarında cildi yeniden yapılandırmak ve hasarı azaltmak için kimyasal peeling ile karbondioksit fraksiyonel lazer uygulamalarına başlıyoruz.
· Sonbahar ayrıca kışa da hazırlandığımız bir mevsim. Bu konuda ne gibi bakım ritüelleri öneriyorsunuz?
Sonbahar aylarında kışa hazırlanırken özellikle kışın yapmamız gereken tedavileri atlamamamız gerekiyor. Bunların başında leke sorunu geliyor. Çünkü hastalarım genellikle yaza girerken lekelerini tedavi ettirmek için gelirler. Oysa bizim leke tedavisi protokolümüz sonbahar ve kış aylarında başlar. Ayrıca cildimize yatırım da kış aylarında başlamalıdır. Çünkü yazın çoğumuz tatile gidiyoruz ve düzenli olarak tedavi programlarına uyamıyoruz. Benim hastalarıma cilt gençleştirme ve yenileme için her kış önerdiğim bazı ritüeller var; bunların başında mutlaka 3 seans halinde mezoterapi, yılda bir kere olmak üzere HIFU yani, ameliyatsız yüz germe protokolü, eğer dolgularını yeniden yapılandıracak isek, onu da sonbahar veya kış aylarında yapmayı genellikle doğru buluyoruz.
· Biraz da sizin kendi bakım ritüelinizi sorsak… Sizin kendi cildiniz için vazgeçemediğiniz uygulamalar nelerdir?
Cildim için vazgeçemediğim uygulama, besleme-soyma ikilisidir. Basitçe anlatmam gerekirse; ilk adım olan besleme; cildin ihtiyacı olan vitamin, hyaluronic asit, oligoelement, aminoasit gibi içerikleri cilde vermek, yani cildin içine enjekte etmektir. Bu tedavinin ismi, mezoliftingdir. İkinci adım ise, üstten hasarlı dokuyu, yani ölü tabakayı fraksiyonel karbondioksit lazer ile soymaktır. Bu iki tedavi benim cildim için vazgeçilmez ritüelim. Düzenli olarak mezoterapi yapıp, her kış mutlaka en az bir kere karbondioksit fraksiyonel lazer ile cildimi yeniden yapılandırırım. İki tedavi bütünsel olarak cildinize yatırım yapar. İnce kırışıklıklarını azaltır, cildi gerer ve toparlar. Cildin lifting yani germe, toparlama etkisini özellikle fraksiyonel lazer yapar.
Fraksiyonel lazer cildin orta ve üst tabakasının belirli bir seviyeye kadar lazer ışınıyla ablasyona uğratılması, yani kontrollü hasar oluşturularak soyulmasıdır. Alttan daha parlak, kaliteli ve güzel bir cildin oluşmasını sağlar. Tedavi sonrası cildimizi 3 hafta kadar mutlaka güneşten korumalıyız. Bu yüzden uygulamayı özellikle sonbahar ve kış aylarında yapıyoruz. Ayrıca bu programa her yıl bir kere olmak üzere cildi yenileyen, geren, toparlayan, lifting yaratan dolguları da ekleyebiliriz.
Benim ritüellerimin içinde yılda bir kere geren dolgular özellikle kristal dolgular, belli aralıklarla uygulanan düzenli mezoterapi, her kış bir defa karbondioksit fraksiyonel lazer uygulaması yer alır.
· Evlerimizde uygulayabileceğimiz pratik bakım önerileriniz var mıdır?
Bu soruya şöyle cevap vermek istiyorum; bir medikal estetik doktoru olarak okuyucularımıza şunu öneriyorum: Mutlaka klinikte yaptırdığınız tedavileri ev ürünleriyle destekleyin. Bu ürünleri seçerken doktorunuza danışın. Böylece yaptırdığınız medikal uygulamaların cildinizdeki etkilerini artırmış olacaksınız. Klinikte doktorunuzun yaptığı medikal tedavileri destekleyecek şekilde evde ürünleri düzenli uygulamayı ihmal etmemeliyiz.
Röportaj: Özgün Küçükkahraman YAZGAN
Komentáře